ein Bild ein Bild

Güney Köyü İspir Erzurum  
 
  Erzurum Tarihi 02.02.2025 12:11 (UTC)
   
 


ERZURUM TARİHİ
 
Doğu Anadolu'nun en büyük kenti olan Erzurum'un MÖ 4900 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Erzurum'u da içine alan bölge tarih boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar ve Sfaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından idare edilmiştir.1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir.
 
Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Kongre 23 Temmuz 1919 da Erzurum'da toplamıştır.
 
Erzurum'un bilinen ilk adı Doğu Roma (Bizans) İmparatoru II.Theodosios' a (408-450) izafe edilen Theodosiopolis' ti, şimdiki Erzurum' un yerinde kurulmuştu. IV. asır sonuna doğru Roma imparatorluğu sınırları içine alınmış ve 415 tarihinde Theodosios' un emriyle Şark Orduları Kumandanı Anatolius tarafından kurulmuştur. Urfalı Mateos' a göre bu şehir Garin mıntıkasında Fırat'ın kaynağına yakın bir yerde bulunuyordu. Belazurî. bölgeye hakim olan Ermenyakos' un ölümü üzerine yerine geçen Kali adlı karısı tarafından kurulduğu için Araplarda Kalikala (Kali' nin ihsanı) adını vermişlerdir. Belazuri Kalîkala' yı dördüncü Ermeniyye şehirleri arasında sayar ve Ermeniyye şehirlerinden biri olarak kabul eder. X. asır İslam coğrafyacıları Kalikala şehri hakkında bize malumat vererek, doğuda ev eşyasının en önemlisi sayılan Kali (halı)nın burada yapıldığım ve adını bu şehirden almış olduğunu kaydetmektedirler. Hudud alalam' ın yazarı bu şehrin müstahkem bir kalesi bulunduğunu ve her taraftan gelen gazilerin burayı nöbet tutarak koruduklarım Ve şehirde tüccarların çok olduğunu bildirmektedir. Bugünkü Erzurum adı ise, Erzen' in Selçuklular tarafından fethedilmesi üzerine ahalisinin Theodosiopolis' e (Kalikala=Karin) göç etmelerine müteakip bu şehre Erzen ve Türk hâkimiyetinin ilk safhalarında bu adın sonuna, Meyyafarikin (Silvan) ile Siirt arasındaki Erzen' den ayırmak ve Anadolu'ya ait olduğunu belirtmek üzere Rum kelimesi ilave edilerek, Erzen al-Rum denilmesinden kaynaklanmıştır. Selçuklular tarafından Erzurum'da basılmış paraların üzerinde şehrin adı Arzan al-Rum şeklinde yazılmıştır.
 
Tarih Öncesi Çağlar
 
Erzurum ve çevresi özellikle son Kalkolitik ve Eski Tunç çağından itibaren yoğun iskana ve siyasi olaylara tanık olmuştur. Bunun sebebi en eski çağlardan beri önemli ticari ve askeri yolların kavşak noktasında yer almaşı, zengin akarsu ağım bünyesinde bulundurması ve doğal savunma zeminine sahip olmasıdır. Çevredeki sert iklim şartlarına rağmen.dağ silsileleri ve akarsu boylarındaki verimli ovalar tarıma ve bilhassa hayvancılığa uygun bir ortam oluşturmuştur. Karaz, Pulur ve Güzelova kazılarının tanıklığında, yaklaşık altı bin yıldan beri çevredeki yaşama biçiminin devam ettiği söylenebilir. Bölgede M.Ö. IV. binden itibaren çok kuvvetli bir kültür birliğinin olduğu da ortaya çıkmıştır.
 
MUSTAFA KEMAL PAŞA ERZURUM'DA
 
İstanbul Hükümeti, İtilaf Devletleri'nin baskıları sonucu, Anadolu'da asayişi sağlamak amacıyla ordu müfettişlikleri teşkil etli. Bu tasarı gereğince. Doğu Anadolu' da ki 9. Ordu Müfettişliğine Mustafa Kemal Paşa tayin edildi. Mustafa Kemal Paşa' ya verilen talimata göre, Trabzon, Erzurum, Sivas, Van Vilayetleriyle Erzincan ve Canik müstakil livalarına gereken emirleri verebileceklerdir. Mustafa Kemal Paşa' ya verilen bu geniş talimattan da anlaşılacağı üzere, O' nun görevi yalnızca Samsun ve havalisindeki asayişsizliğe son vermenin ötesinde idi. Anadolu' ya ayak basar basmaz yapmaya başladığı işlerde bunu ortaya koymaktadır.
 
Mustafa Kemal Paşa 3 Temmuz 1919'da Erzurum'a geldi, ilk karşılama merasimi Erzurum'un batısında on yedi kilometre uzaklıktaki Ilıca' da yapıldı.
 
Mustafa Kemal Paşa Erzurum'a gelişinin ertesi günü 4 Temmuz'da Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni ziyaret etti.
 
Mustafa Kemal Paşa, 5 Temmuz 1919'da yakın arkadaşları ile bir toplantı yaptı. Toplantı-ya Karabekir Paşa, Rauf Bey, Eski Vali Münir, Süreyya, Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanı Kazım, Kurmay Binbaşı Hüsrev, Binbaşı Refik, M.Müfit Beyler katılmışlardı. Toplantıda bulunanlar, Mustafa Kemal Paşa' ya sonuna kadar yardım edeceklerine, onu lider olarak kabul ettiklerine dair söz verdiler.
Ermeni Meselesi
1.Dünya Savaşında Erzurum, istilacı Çarlık Rus Ordusunun ilk hedefi üzerindeydi. Osmanlı Ordularının hezimeti üzerine, önlerinde ciddi bir engel görmeyen Rus Ordusu, General Yudeniç'in komutasında Erzurum'a doğru ilerledi. Erzurum 16 Şubat 1916 da Ruslar tarafından işgal edildi. 1917 yılında Rusya'da Çarlık rejimi yıkılmış, Bolşevikler ülkede duruma el koymuşlardır. Rusya'da bu yönetim değişikliği üzerine Ruslar, işgal ettikleri Doğu Anadolu Bölgesini boşaltarak ülkelerine dönmeye başlamışlardır. Ancak Doğu Anadolu'da Ermenistan hayaliyle yaşayan Ermeniler süratle silahlanarak, Erzurum ve çevresinde "soykırıma" giriştiler. Erzurum Rus II. Topçu Kale Komutanı olan Twerdo Khlebov, Ermenilerin bu kanlı hareketlerine sadece seyirci kaldı.

Erzurum ve çevresinde Türklere uygulanan "soykırımı" Taşnak Generali Antranik yönetmiştir. 2 Mart 1918 tarihinde Erzurum Merkez Kumandanlığına tayin olunan General Antranik Alaca, Tepeköy. Ilıca, Yeşil yayla katliamlarında aktif rol oynamış, binlerce insanın hayatına acımasızca son verdirmiştir. Ayrıca Erzurum ve çevresindeki Türk "soykırımın" da Fransız asıllı Ermeni Albayı Morel, Divan-ı Harp üyesi Sohumyan, Muratyan, Dr. Azeryef ve Dr. Karakin Pastırmacıyan görev almışlardı.
1918 yılının Şubat ve Mart aylarında bu tarihi şehir insanıyla, medeniyetiyle, kültür varlıklarıyla ortadan kaldırılmaya çalışılıyordu. Şehrin her mahalle ve şose yollarında, çarşılarda Ermeni çete noktaları kurulmuştu. Yol yaptırmak bahanesiyle toplu halde götürülen insanlar Kars kapı ve Yanık dere bölgelerinde, senelerce ekmeğini bölüştüğü Ermeni canileri tarafından şehit edilmişlerdir.

Sonra Erzurum Garnizonlarında bulunan Ermeni askerleri evlere saldırarak yağma, öldürme, ırza geçme gibi muameleleri yapmaya başlamışlardır. Erzurum'a giren Türk birlikleri şehir içinde 2127 şehit defnetmişler, ayrıca Kars kapıda da 250 ceset bulmuşlardır. Türk-Ermeni ilişkilerini tarihi perspektif içerisinde incelediğimizde, bölgede Türk insanıyla birlikte yaşamış, kapı komşusu olmuş Ermeni'nin ihaneti açıkça ortadadır. Milleti Sadıka diye adlandırılan Ermenilerin Aşkale, Tazegül, Cinis, Alaca, Ilıca, Tepeköy, Erzurum-Merkezde; Yanık dere, Kars kapı, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa konakları, Yakutiye Kışla hamamı, Yeşil yayla, Hasankale-Tımar, Köprüköy, Horasan da yaptıkları insanlık dışı katliamlar sonunda Türk Milleti'nin hafızasında "Yerli Gavur" olarak unutulmayacak bir iz bırakmıştır.

Kazım Karabekir Paşa, 12 Mart sabahım şöyle dile getiriyordu: "Erzurum'da halk göz yaşları içinde kimi babasını, kimi karışım yakılmış yada süngülenmiş buluyor, saçlarım yoluyordu, sokaklarda canlılıktan bir iz bile kalmamıştı. Yerlerde çocuk, kadın ve yaşlılar kanlar içinde yatıyordu." Ermenilerin yalnız son gece (11-12 Mart 1918) 3000 Müslüman Türk'ü öldürdüklerini, Erzurum'daki Rus Yarbayı Twerdo- Khelebof anılarında ifade etmiştir. "Demiryolu istasyonun da sanki bir mezarlık ölülerini dışarıya çıkarmıştı. Cenazeler arasından geçerek feci duruma gözlerimizle şahit olduk. Bilhassa Tahtacılar semtinde karşılıklı yer alan Osman Ağa ve Mürsel Paşa konaklarına doldurulup yakılan ve katledilen Erzurumlular insanı titrediyordu."
Erzurum'da resmi belgelere göre 9563 yerli Türk ahali Taşnak Ermeni çeteleri tarafından şehit edilmiştir.

12 Mart 1918 günü Türkün kalbi olan Erzurum'un esaretten hürriyete, ölümden hayata kavuştuğu bir gündür. 12 Mart 1918 de Türk Hükümeti, Doğuda ki güzel toprakları, yüksek dağları mert kanıyla sulayarak, düşmana göğüs geren Erzurum'u karanlık bir günden kurtardığının yıl dönümüdür.

12 Mart 1918 tarihi Erzurum kalesinin beklediği kutsal sabahtır. 84 yıl önce bir 12 Martta zamanın saygısı altında kalan, hatırladıkça kanayan bir yara içimizi sızlatır, sevincimizi göz yaşlarımızın ıslaklığı, mutluluğu kederimizin hüznü, Hürriyetimizde kanımızın pahası, yaşamımızda Türk olmanın gururu, bayrağımızda varlığımızın manası vardır ve saklıdır, işte 12 Mart kutlu günümüzün bizlere hatırlattıkları bu duygu ve fikirlerdir.
 
ERZURUM KONGRESİ - (23 TEMMUZ - 7AĞUSTOS 1919)
 
Erzurum Kongresi, I. Dünya Savaşı’nın uğursuzluğunu acımasız maddeleri ile tamamlayan Mondros Mütarekesi’nin (30 Ekim 1918) uygulanmaya başlandığı tarihlere rastlamaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun imzalamak zorunda kaldığı mütarekenin 24. Maddesi: “Vilâyat-ı Sitte’de karışıklık çıktığı takdirde, bu vilâyetlerin herhangi bir kısmının işgal hakkını İtilâf Devletleri muhafaza ederler” şeklinde düzenlenmişti. Söz konusu vilâyetler: Erzurum, Van, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır ve Sivas vilâyetleridir ve mütareke belgesinin İngilizce olan metninde bu vilâyetler “Ermeni Vilâyetleri” olarak ifade edilmiştir. Bu durum, öteden beri varlığı hissedilen Ermeni tehlikesini tekrar gündeme getirmiş ve meseleye yönelik duyarlılık ilk olarak kendini, İstanbul’da, “Vilâyat-ı Şarkıyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti”nin kurulmasıyla göstermiştir.(Aralık 1918) Daha sonra Mart 1919’da Erzurum’da bu cemiyetin bir şubesinin açılmasıyla beraber bölgedeki teşkilatlanmanın öncülüğü yapılmış, bundan sonra Erzurum, Milli Mücadele’nin temellerinin atıldığı önemli merkezlerden biri haline gelmiştir. Şehrin Ermenilere verileceği söylentileri bir panik havası yaratmış, bu ortamda halk cemiyete sıkı sıkıya bağlanıp bölgenin ve vatanın kurtuluşu için çare yolları aramaya başlamıştır. Bu süreç içerisinde toplanan Erzurum Kongresi, savaşlar, antlaşmalar ve mücadelelerle uzayıp gelen tarih zincirinin önemli bir halkasını oluşturmuştur.

Kongre, Erzurum Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye ile Trabzon Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetlerinin ortak girişimleriyle 23 Temmuz (Çarşamba) – 7 Ağustos (Perşembe) 1919 tarihleri arasında Nutuk’ta belirtildiği gibi çalışmalarını 14 günde tamamlamıştır. Mustafa Kemal ve Rauf Beyler’in Kongreye Erzurum (merkez) delegeleri olarak katılabilmeleri için Emekli Binbaşı Kazım (Yurdalan) ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucularından Cevat (Dursunoğlu) Bey, delegelik haklarından vazgeçmişlerdir.

Kongrenin ilk günü yapılan oylama ile Mustafa Kemal Paşa, Kongre başkanı seçilmiştir. Mustafa Kemal yaptığı açılış konuşmasında, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumu, dünyanın çeşitli yerlerinde milli bağımsızlık uğruna yapılan mücadeleleri anlatarak bağımsız, milli bir iradenin Anadolu’dan çıkacağını ve bunun millete dayanması gerektiğini belirtmiştir. Yoğun çalışmalardan sonra 7 Ağustos’a kadar süren kongre, aynı gün Heyet-i Temsiliye seçimlerini yapmış, 9 kişilik heyetin başına Mustafa Kemal getirilmiştir. Böylece milli mücadelenin ilk siyasi kuruluşu da oluşturulmuştur. 

Kongre sonunda yayınlanan beyannamenin giriş kısmında: Aydın Vilâyetinde Yunanlıların, Kafkasya’da Ermenilerin, Karadeniz’de Rumların Müslüman ahaliye yaptığı zulümlerden, milleti parçalanma tehlikesi karşısında gören Doğu Anadolu halkının kurduğu cemiyetler vasıtasıyla Erzurum Kongresi’ne katıldığından ve kongrenin yayınlanan kararları aldığından bahsedilmiştir. Kongrede alınan kararlar şu şekilde özetlenebilir: Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür ayrılık kabul edilemez; İşgal ve müdahaleler sonucu Osmanlı Devletinin dağılması halinde millet tek vücut olarak yurdunu savunacaktır; Vatanın bağımsızlığını korumaya İstanbul Hükümeti’nin gücü yetmediği takdirde, geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet milli kongre tarafından seçilecektir; Kongre toplantıda değilse bunu Heyet-i Temsiliye üstlenecektir; Kuvâ-yı Miliyeyi etken ve milli iradeyi hakim kılmak esastır; Hıristiyan azınlıklara siyasî hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez; Manda ve himaye kabul edilemez; Milli Meclis’in hemen toplanmasını ve hükümet işlerinin meclis denetiminde yürütülmesini sağlamak için çalışılacaktır.

Erzurum Kongresi’nin amacı, sadece doğu bölgesinin bütünlüğü değil, 30 Ekim 1918’deki sınırıyla “Vatanın bütünlüğü” idi. Bağımsızlık ise, yine bütün Türk milletinindi. Bu gayenin ilk adımı Erzurum Kongresi’nde atıldı. 
Kongrenin kabul ettiği kararları, belirlediği hedefleri, çizdiği stratejiyi iyi tahlil etmek gerekir. Kongrenin benimsediği hedefler, Türk Milli mücadelesinin de gerçekleştirmeye çalıştığı milli hedeflerdir. Milli Mücadele hareketinin siyasal temeli olan “hukuk-ı milliye” ilk olarak bu kongrede dile getirilmiştir. Kongrenin kabul ettiği kararlar ise milli bağımsızlık savaşımızın programı olarak ele alınmış, belirlediği hedefler gerçekleştirilmiştir. 28 Ocak 1920’de Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Misâk-ı Milli adıyla kabul edilip, 17 Şubat 1920’de bütün dünyaya ilân edilen programın esasları Erzurum’da, bu kongrede belirlenmiştir. Kongre, temsil ettiği fikir ve prensiplerle, sağladığı yetkiler bakımından Milli Mücadele hareketinin tarihi bir hareket ve çıkış noktasıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle; “Tarih şüphesiz bu kongreyi ender ve büyük bir eser sayarak bağrına basacaktır.”

KRONOLOJİK ERZURUM TARİHİ

  • MÖ. XI. yy. (Azzi–Hayaşa) dönemi
  • MÖ.VIII. yy. (Urartu) egemenliği dönemi
  • MÖ. Önce 585–550 (Medler) dönemi
  • MÖ. 550–530 (Persler) dönemi
  • MÖ. 330–323 (İskender) dönemi
  • MÖ. 323–120 (Selokit Krallığı) dönemi
  • MÖ. 120–34 (Partlar) dönemi
  • MÖ. 34 Roma egemenliğinin başlaması
  • MÖ. 395 (Bizans) egemenliğinin başlaması
  • 610 Erzurum`un Sasanilerin eline geçmesi
  • 638 İlyaz Bin Ganen`in Erzurum`u ele geçirmesi
  • 651 Habib bin Mesleme`nin Erzurum`u Bizans`tan geri alması
  • 686 Bizanslı komutan Leontlos`un Erzurum`u alması
  • 700 Emevi Halifesi Abdülmelik`in oğlu Abdullah`ın Erzurum`u Bizans`tan geri alması
  • 753 Kentin yeniden Bizanslıların eline geçmesi
  • 772 Ermeni ayaklanması üzerine kente gelen Amr bin İsmail el–Haris`in yöreyi Abbasi yönetimine bağlaması
  • 934 Loannes Kurkuas`ın kenti ele geçirerek Bizans yönetimine bağlaması
  • 948 Kentin Abbasiler tarafından geri alınması
  • 949 Loannes Çimiskes`in kenti yeniden Bizans yönetimine bağlaması
  • 979 Erzurum yöresinin Bağratlı David`e verilmesi
  • 1001 II. Basileos`un Erzurum yöresini Bağratlılardan geri alması
  • 1019 II. Basilleosun Oltu`yu ele geçirmesi
  • 1048 İbrahim Yinal ve Kutalmış Bey`in Erzurum yöresine akınlar yapması
  • 1054 Tuğrul Bey`in Erzurum önlerine kadar ilerlemesi
  • 1058 Yakut Bey`in Erzurum yöresindeki bir çok yeri ele geçirmesi
  • 1071 Erzurum yöresini fetheden Ebulkasım`ın Saltuklular beyliğini kurması
  • 1202 Anadolu Selçuklu sultanı II. Süleyman şah`ın Saltuklular beyliğini ortadan kaldırması
  • 1230 Alaeddin Keykubat`ın Erzurum beyi Cihanşah`ı görevden alarak kendi doğrudan Anadolu Selçuklu yönetimine bağlaması
  • 1242 Erzurum`un Moğolların eline geçmesi
  • 1295 Erzurum`un tümüyle İlhanlı egemenliği altına girmesi
  • 1358 Erzurum`un Cezayirli Uveys Bahadır Han`ın eline geçmesi
  • 1385 Karakoyunluların Erzurum`u ele geçirmesi
  • 1387 Timur`un, kenti Mutahharten`in yönetimine vermesi
  • 1404 Timur`un ölmesi üzerine Yusuf Ali adlı bir Türkmenli kent yönetimini ele geçirmesi
  • 1434 Akkoyunlu hükümdarı Karayülük Osman`ın Erzurum`u alması
  • 1468 Akkoyunlu Uzun Hasan`ın Erzurum`u ele geçirmesi
  • 1502 Erzurum`un Safevilerin eline geçmesi
  • 1517 Yavuz Sultan Selim`in Erzurum`u Osmanlı yönetimine bağlaması
  • 1535 Erzurum Beylerbeyi`nin kurulması
  • 1590 Kent halkının yeniçerilere karşı ayaklanması
  • 1622 Abaza Mehmet paşanın ayaklanması
  • 1628 Abaza Mehmet paşanın ayaklanmasının sona ermesi
  • 1803 Erzurum Valisi Gürcü Osman paşanın ayaklanması
  • 1828 Erzurum`un Rus işgaline uğraması
  • 1829 Rusların Erzurum`dan çekilmesi
  • 1856 Türk–Rus savaşı (Gavurboğan savaşları)
  • 1877 Erzurum`un yeniden rus işgaline uğraması ve şanlı Aziziye savaşında Erzurum`un Türk tarihine emsalsiz bir zafer kazandırması
  • 1879 Berlin antlaşması ile Rus işgalinin sona ermesi

Kaynak: Dr. Lütfi SEZEN

 


ERZURUM TARİHİ YERLERİ

AZİZİYE TABYASI

Erzurum’un 10 km. kuzeydoğusunda Top Dağı’nda bulunan Aziziye Anıtı, Aziziye Tabyasının önünde 1952 yılında 3.Ordu Komutanı Orgeneral Nurettin Baransel tarafından yaptırılmıştır. Bu anıt 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nın anısına dikilmiştir. Anıt kesme taştan yapılmış, üzerindeki bronz plakada: “Bu gelinlik genç kızlar, ihtiyar erkekler ve nineler, kendi namusları ve Türk milletinin şan-ü şerefi için can verdiler, dövüştüler ve öldüler. Şimdi Türk milletinin kalbinde yaşıyorlar. 1877-1952” yazılıdır. 

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE

Erzurum'un sembolü olan Çifte Minareli Medrese'nin kitabesi olmadığından yapılış tarihi tam bilinmese de 13. yüzyılın sonlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat'ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanlarından Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olabileceği düşüncesi ile adına Hatuniye Medresesi de denilmektedir.

ERZURUM KALESİ

Bizanslılar tarafından yapıldığı tahmin edilen Erzurum Kalesi, şehrin gezilecek yerlerinin başında gelmektedir. 

Erzurum'un tarihi zenginlikleri arasında kendini gösteren kale, bulunduğu tepede hem iç hem de dış kaleden meydana gelmektedir. Günümüze kadar dış kale surlarının çoğu yıkılmış olup, dört yöndeki kapılarının sadece isimleri kalmıştır. Tebriz Kapısı, Erzincan Kapısı, Gürcü Kapısı ve İstanbul Kapı… İç kalenin ise sur duvarlarının üzerindeki burçlar görülmeye değerdir. Kale duvarları dönem dönem yenilenmiş olsa da kimler ne zaman yenilendiğini belgeleyen bir yazıt bulunmamaktadır. 

ERZURUM EVLERİ

Erzurum evlerinin mimarisi,tamamiyle iklime bağlı,geleneksel yapı tiplerinden oluşmuştur.Erzurum evlerinin büyük çoğunluğu savaşlar,yangınlar ve yeni inşaatlar nedeniyle yok olmuştur.Günümüzde tarihi erzurum evleri restore edilerek turizme kazandırılmıştır.Geleneksel Erzurum evlerinin daha çok İç Kale’nin kuzey  ve  doğusundaki mahallelerde yaygın şekilde inşa edildiği ve çoğunun yaşının 100-130 yıl dolaylarında  bulunduğu dikkate alınırsa,bunların çoğunlukla 1859 depreminden sonraki yıllarda yaptırılmış oldukları anlaşılmaktadır.Erzurum’da 1980’lerde sayıları beş yüzü bulan tarihi ev sayısı,ne yazık ki giderek azalmış ve günümüzde yüz dolaylarına kadar düşmüş bulunmaktadır.

ÜÇ KÜMBETLER

Anadolu Selçuklu mezar yapılarının en güzel örneklerindendir Üç Kümbetler. Erzurum'un tarihi yapıları arasındaki Üç Kümbetler, Çifte Minareli Medrese'nin güneyinde bulunur. 
Kümbetlerin en büyüğünün Emir Saltuk'a ait olduğu ve XII. yüzyıl veya XIV. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Diğer kümbetler hakkında ise pek fazla bilgi yoktur. Kim tarafından ve ne zaman yaptırıldıklarına dair bilgi olmamakla birlikte, 14. yüzyılda yapıldıkları tahmin edilmektedir. 
Muazzam mimarilere sahip olan Üç Kümbetler, şehrin önemli tarihi yapılarından biri olup, yerli ve yabancı turistler tarafından sürekli olarak ziyaret edilmektedir. 
 

RÜSTEMPAŞA BEDESTENİ (TAŞHAN)

Rüstempaşa Bedesteni, Osmanlı mimarisini yansıtan en güzel örneklerinden biridir. 

Erzurum'un tarihine eşlik eden bu mimari eser, halk tarafından Taşhan olarak da adlandırılmaktadır. Bedesten 1561 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı ve aynı zamanda damadı olan Rüstem Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Günümüzde dükkanların sıralandığı bir çarşı olan bedestende genellikle oltu taşı satıcıları görülür.
İki katlı olan Rüstempaşa Bedesteni hem halkın hem de turistlerin gün içerisinde ziyaretleriyle kalabalıklaşır ve Erzurum gezi listelerinde mutlaka yerini alan bir noktadır.

BAKIRCI CAMİİ

Erzurum Bakırcı Mahallesi’nde bulunan Bakırcı Camisini Bakırcı Hacı Mustafa’nın ölümünden sonra vasiyeti üzerine 1720-1721 yıllarında Mustafa Ağa yaptırmıştır.Cami 1902 yılında Osman Efendi tarafından onarılmıştır. Geleneksel Erzurum camilerinde uygulanan plan tipinde olan bu yapı kesme taştan yapılmıştır.Kare planlı ve kubbeli caminin önünde dört taş sütunun taşıdığı üç kubbeli bir son cemaat yeri vardır. Giriş kapısı üzerinde 1720 tarihli kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabe talik yazı ile 38 mısra halinde Ketencizade Rüştü tarafından yazılmıştır.Caminin içerisinde mimari ve bezeme yönünden herhangi bir özellik yoktur. Minare kırmızı kamber taşından yapılmış olup, şerefe altında mukarnas bezemeleri görülmektedir.Bu minare üzerinde günümüzde de Erzurum’un işgalinden kalma kurşun izlerine rastlanmaktadır.

CAFERİYE CAMİİ

Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan bu camiyi Erzurum Maliye Memurlarından Ebubekir oğlu Hacı Cafer yaptırmıştır. Giriş kapısı üzerindeki beş satırlık Arapça mermer kitabesinden 1645 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Caminin önündeki dört yuvarlak sütun üzerine oturan üç küçük kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Ayrıca son cemaat yerinin sol tarafında camiyi yaptıran Hacı Cafer’e ait türbe yeralmaktadır. Bu türbe içerisinde Hacı Cafer’in 1650 tarihli mezarı bulunmaktadır. Kare planlı caminin üzeri sekiz köşeli bir kasnağa oturan kubbe ile örtülüdür. Bu yapı tek kubbeli Osmanlı camiler plan düzenindedir. Kubbe eteğinde Kaside-i Bürde yazılı bir firiz dolaşmaktadır. Ayrıca kıble duvarında 14 satır halinde caminin vakfiyesi yazılıdır. Caminin mihrabı sanat tarihi yönünden bir özellik taşımamakla beraber minberi Osmanlı ağaç işçiliğinin güzel örnekleri arasındadır. Caminin yanında, kesme taştan yapılmış tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. 

İBRAHİM PAŞA CAMİİ

İbrahim Paşa Camii, Erzurum Merkez'de bulunan Eski Hükümet Konağı'nın çok yakınında bulunmakta… Şehrin tarihi ibadet mekanları arasındaki İbrahim Paşa Camii, kitabesindeki bilgiye göre 1748 yılında Erzurum Valisi Yazıcızade Hacı İbrahim Ethem Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Caminin mimarisi kare planlı olup, tek bir kubbesi vardır. Yapımında beyaz renkte mermer taş kullanılmıştır ve mihrabı da mermerden yapılmıştır. Erzurum İbrahim Paşa Camii'nin minaresinde ise kesme taş görülmektedir. 
Osmanlı mimarisinin tipik örneklerinden biri olan cami, günümüzde de ibadete açıktır.

KURŞUNLU CAMİİ

Erzurum Feyzullah Mahallesinde bulunan bu caminin kitabesinden öğrenildiğine göre; Şeyhülislam Feyzullah Efendi tarafından 1700-1701 tarihinde yaptırılmıştır. Kubbesinin üzeri kurşunla kaplı olduğundan ötürü de Kurşunlu Cami ismi verilmiştir. Ayrıca Feyziye veya Şeyhülislam Camisi isimleri ile de tanınmaktadır.Cami kesme taştan, kare planlı olarak yapılmıştır. Üzeri sekiz kasnak üzerine oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Son cemaat yeri dört taş sütunun üzerine oturan üç kubbeli bir mekandır.Giriş kapısının üzerinde dört satırlı talik yazılı kitabesi bulunmaktadır. Mihrap taştan olup, mukarnaslıdır. Ahşap minberi Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir. Son cemaat yerinin sağ tarafında bulunan minaresi sekiz sıra kırmızı taş şeritlerle hareketlendirilmiştir. Caminin yanında Kurşunlu Medresesi bulunmaktadır. Caminin banisi olan Feyzullah Efendi İstanbul’da Fatih Millet Kütüphanesinin bulunduğu Feyzullah Efendi Medresesini de yaptırmıştır.

LALAPAŞA CAMİİ

Kıbrıs Fatihi olarak tanınan ve bir dönem Erzurum Beylerbeyi olan Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır Lalapaşa Camii. 

Erzurum'un şehir merkezinde Yakutiye Medresesi'nin doğu kısmında bulunan cami, esasında bir külliyenin parçasıdır ve Mimar Sinan Eserleri arasında gösterilir. 
Klasik Osmanlı camilerinin örneklerinden olan Lalapaşa Camii'nin ortadaki ana kubbesi dört ayak tarafından taşınmaktadır. Avlusuz inşa edilmiştir ve Merkezi planlı yapılar arasındadır. Günümüzde ise işlevselliğini hala korumakta olup, turistik ziyaretlere de ev sahipliği yapmaktadır.

MURATPAŞA CAMİİ

II. Selim döneminde inşa edilen, kare planlı bir mimariye sahip olan Erzurum Murat Paşa Camii, şehrin önemli ibadet mekanları arasındadır. 

1573 yılında yapılan caminin banisi Sadrazam Kuyucu Murat Paşa'dır. Kuyucu Murat Paşa sadrazamlık görevindeyken inşa ettirmiştir camiyi. Caminin merkezi kubbesi, mukarnaslı altı sütun taşımaktadır. Kubbenin Avrupa üslubundaki çiçek ve yaprak motifleriyle bezenmiş durumda. Mihrabı ise taştan ve mukarnas süslemelidir. Minaresi caminin sağında olup tek şerefeli taş kaide üzerindedir. 
İlçe merkezi Atalar Mahallesi'nde bulunmasından dolayı kolay bir ulaşım yoluna sahiptir.

ULU CAMİİ

Erzurum Ulu Camii, şehrin en büyük ibadet mekanı özelliğini taşımaktadır. 

Günümüzde ibadete açık olan Erzurum Ulu Camii, Atabey Camii olarak da adlandırılmakta. Cami, 1179 yılında Saltuklu Melik Nasirüddün Muhammed Bey'in döneminde inşa edilmiştir. İsmini ise Irak Selçukluları Sultanı Atabeg Kızıl Arslan'dan almıştır. 
Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biridir ve 6000 kişilik bir cemaat kapasitesine sahiptir. Bu kapasite, şehrin en büyük camisi olduğunun bir kanıtı... Caminin ikisi doğuda, üçü kuzeyde olmak üzere beş kapısı bulunmakta olup, hiçbir kapı mimari açıdan birbirine benzememekte… Kitabelerinin her biri incelendiğinde günümüze kadar beş kez onarım geçirdiği görülüyor. 
IV. Murat döneminde erzak deposu olarak kullanılan günümüzde ise cami olarak işlevselliğine devam eden Erzurum Ulu Camii, görkemli mimarisiyle turistlere de ev sahipliği yapmaya devam ediyor.

ÇOBANDEDE KÖPRÜSÜ

Erzurum'un tarihi yapılarından biridir Çobandede Köprüsü. 1297-1298 yılları arasında Veziri Salduzlu Emir Çoban Noyin tarafından inşa edilmiştir. Selçuklu ve İlhanlı üslubunun yansıtıldığı köprü Aras Nehri üzerinde bulunmaktadır. Gündüz saatlerinde sıradan bir köprü gibi görünse de sabah güneşin ilk ışıklarıyla gizemli bir görüntüye sahip olur. Çobandede Köprüsü, kırmızı, siyah ve gri kesme taştan yapılmış olup; dönem dönem onarımlardan geçmiştir. Köprü günümüzde kullanılmamaktadır. 7 kemer gözlü olarak inşa edilmiş olsa da, bugün sadece 6 gözü bulunmaktadır. Erzurum-Horasan yolu üzerinden 58 kilometre sonra karşınıza çıkacak olan Çobandede Köprüsü, şehrin tarihi gezi alanlarından biridir. Dilerseniz gezinize köprüyü dahil edebilirsiniz.

HASANKALE

Erzurum Hasankale ilçesinde bulunan Hasan Kale’yi İlhanlıların son döneminde, İlhanlı Emiri Hacı Toğay’ın oğlu Hasan Bey l339’da yaptırmıştır. XVI.yüzyılda Kanunu Sultan Süleyman kalenin onarımını yaptırmıştır. Kale kuzeyde sarp kayalıklara dayanmaktadır. Kale iç ve dış olmak üzere iki bölümden yapılmıştır. Kesme taş ile moloz taşın kullanıldığı kalenin İç Kale kapısı ile duvarları günümüze gelebilmiştir. Evliya Çelebi kalenin çevresinin bin adım olduğundan ve etrafında hendek bulunmadığından söz etmektedir. Kalenin güney yönündeki duvarları arazi konumundan ötürü diğerlerinden çok daha yüksek yapılmıştır. Kalenin Erzurum Kapısı batı yönünde olup Evliya Çelebi’den öğrenildiğine göre burada demir kanatlı büyük bir kapısı varmış. İç Kale’nin içerisinde Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırmış oluğu bir mescit ile Sultan IV.Murat dönemine ait bir kasrın kalıntıları bulunmaktadır. Ancak bu yapılar ile ilgili yeterli bir bilgiye kaynaklarda rastlanmamıştır. 

İSPİR KALESİ

İspir'in girişinde Çoruh nehri sağ sahili kenarında yüksek bir tepenin üzerinde kurulmuş olan kale ve Kale Camiinin XI. Yy. da Saltuklular tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Burçların ekserisi ayaktadır. 

İnşa ve tamir kitabesi yoktur. Erzurum Selçuklu Beylerinden Mugisuddin Tuğrul Bah’ın kaleyi tamir ettirdiği ve kale camiini yaptırdığı bilinmektedir.
Kalenin yapımında, alt kısımlarda Çoruh Irmağının taşıdığı renk renk taşlar, üst kısımlarda muntazam kesme taşlar kullanılmıştır. İç kalenin kuzeyinde kale beyi ve dizdarının sarayı ve hazine daireleri vardır. Bunlar yıkık haldedir. 

MERYEM ANA KİLİSESİ

Erzurum, Tortum ilçesinde, Bağbaşı’nda bulunan Hahuli Manastırının Meryem Ana Kilisesi Bağdat Kralı III.Davut tarafından 976-1001 yıllarında yapılmıştır.Manastırı oluşturan yapılar bu kilisenin çevresinde yer almıştır. Kilise kapalı Yunan haçı ile bazilika planının birleştirilmesi ile meydana gelmiş kendine özgü bir yapıdır. Oldukça düzgün, kaliteli kesme taşlarla yapılan kilisenin üst örtüsü kırma çatılıdır. Kilisenin içerisindeki kabartmalarda arslan, boğa, kartal, grifon gibi figürlere geniş ölçüde yer verilmiştir. Ayrıca iç mekanın duvarları ve özellikle apsid İncil’den alınma sahneleri içeren ve Hz.İsa ile Meryem’i tasvir eden fresklerle bezenmiştir.Kilisenin apsid bölümünün üzeri kule şeklinde yükselmiştir. Ayrıca girişin yanında kesme taştan üç kat halinde çan kulesi bulunmaktadır. Kulenin üst noktası yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış, üzeri kubbeli bir köşk şeklindedir. Kilisenin içerisine uzun kenarların ortasındaki yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir.

OLTU KALESİ

Erzurum Oltu ilçesinde, Oltu Çayı kıyısındaki tepe üzerinde bulunan kale M.Ö IV. Yüzyılda yapılmıştır. Kale Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı dönemlerinde onarılmıştır. Ancak bu onarımları belirten bur kitabe günümüze gelememiştir. Osmanlı döneminde bir süre kervansaray olarak da kullanılmıştır. Oltu Kalesi kesme taştan yapılmış ve 3000 m2’lik bir alana yayılmıştır. Günümüze dış kale ile surları gelememiştir. Bugün yalnızca iç kale görülebilmektedir. Kalenin kuzeyindeki iki burçtan biri türbe olarak kullanılmıştır. Ayrıca kale içerisinde bulunan hamam da diğer bölümlere göre çok daha iyi durumda günümüze gelebilmiştir.

ÖŞVANK KİLİSESİ

961-966 yılları arasında yaptırılan Öşvank Kilisesi, görkemli mimarisiyle Erzurum'un simgelerinden biridir. Şehre gelen turistlerin ise ilk ziyaret noktaları arasındadır. Uzundere ilçesine bağlı Çamlıyamaç Köyü içerisinde yer alan Öşvank Kilisesi'ni en çok ziyaret eden kesim Hristiyan Gürcüleridir. Bunun sebebi Hristiyan Gürcüler için kutsal bir mekan olmasıdır. Öşvank Kilisesi Bagrad Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş olup, mimarı Öşklü Grigor'dur. Kilisenin yapımı sırasında renkli taş bezemeler ve kabartma figürlerle süslenmiştir. Süslemeleri oldukça dikkat çeken bu yapı, haç planlıdır. Yakın bir zamanda Erzurum seyahati düşünüyorsanız Öşvank Kilisesi'ni ziyaret etmenizi öneririz.

TORTUM KALESİ

Erzurum Tortum ilçe merkezinden 14 km. uzaklıktaki Tortum Kale Köyünde bulunan Tortum kalesinin yapıldığı tarih  ve yaptıran ile ilgili hiç bir bilgi yoktur ancak,  Yapısal olarak kale bir orta çağ kalesidir .Tortum Kalesi iç ve dış kaleden meydana gelmiştir ve bir de sur ile çevrilidir. Kalenin kuzeyindeki duvarları oldukça iyi durumdadır, ayakta olan kale surlarında harç kullanılmış olduğu görülmektedir. Ayrıca yer yer kale surları ahşap hatıllarla güçlendirilmiştir. Evliya Çelebi bu kalede Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı bir cami olduğundan söz etmektedir, ancak bu konuda hiç bir iz yoktur.

YUSUF ZİYA KÖŞKÜ

Erzurum'da 1795-1798 senelerinde valilik yapan Yusuf Ziya Paşa tarafından inşa ettirilen köşk, 1824, 1921 ve 1986 yıllarında birkaç onarım görmesine rağmen esaslı bir restorasyona ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle restorasyon çalışmasına start verdik. Erzurum’un kıymetli eser ve mekanlarını gelecek kuşaklara aktarmanın tek yolu, şehir tarihini korumaktan geçer. Bu yüzden hazırladığımız projelerimizle şehrimizin kültür varlıklarına gereken değeri veriyoruz.Tarihi kaynaklarda, "yeşil cennet" anlamına gelen "Nüzhet-ül Hazra" adıyla anılan tarihi köşk, büyük bir havuz ile çeşitli ağaçların bulunduğu bahçeye sahip bulunuyor. İki katlı olan köşk, katlarına ayrı giriş kapılarından ulaşılmasıylada da dikkat çeken bir mimariye sahiptir. 

 

 ERZURUM COĞRAFYASI

COĞRAFYASI

Anadolu'da deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikteki tek büyük yerleşim yeri olan Erzurum yüksek bir yaylanın güney batı bölümünde yer alır. Yerleşme alanı yer yer 2000 metreye kadar yükselen bir ova üzerinde bulunur. Bölge kuzeyde Dumlu , güneyde Palandöken dağları ile çevrilmiştir. Buradan geçen İpek Yolu ve verimli ovaları bölgenin tarih boyunca yerleşme alanı olarak seçilmesinde önemli rol oynamıştır. Bu arada yer yer şiddetli depremlere maruz kalan şehir ve çevresi önemli ölçüde zarar görmüştür.

Türkiye'nin en şiddetli iklimi bu bölgede hüküm sürer Baharları yağışlı , yazları sıcak ve kurak geçer , kışları soğuk ve karlıdır. Yıllık ortalama sıcaklık 6 derece, en soğuk ay ortalaması -8,3 derece'dir. En sıcak ay ortalaması 20.2 derece'dir. Yılın yaklaşık 220 günü boyunca ortalama sıcaklık 8 derece'nin altında seyreder. Yıllık yağış ortalaması 460.5 m2 olarak kaydedilmiş olup yağışlar düzensizdir. Nispi nem %60.3 dür.

İlin toplam nüfusu 1990 sayımına göre 848.201 dir. Şehir ve banliyölerinde oturan nüfus 362 bin civarındadır. Arazinin %20 si tarıma elverişlidir. Halkın başlıca geçim kaynağı hayvancılıktır.

Erzurum'un jeolojik yapısından dolayı bölgede birçok kaplıca mevcuttur. Bu kaplıcalardan en önemlileri Ilıca (15 km) Hasankale (38 km) ve Soğuk çermik (60 km) kaplıcalarıdır. Bu kaplıcalar romatizma, siyatik ve çeşitli kadın hastalıkları tedavisi için tavsiye edilmektedir. Bu kaplıca merkezlerinde konaklamak için otellerde mevcuttur.

NÜFUS BİLGİSİ

Yüzölçümü 25.355 km2 olan Erzurum ilinde kilometrekareye 30 insan düşmektedir. Erzurum nüfus yoğunluğu 30/km2'dir.  Erzurum 2015 nüfusu, tahmini verilere göre 762.230.
Bu nüfus verisi, eski yıllarıdaki nüfus artış hızlarına göre tahmini hesaplanmıştır. Erzurum 2015 resmi nüfus bilgileri 2016 yılının başında açıklanacaktır.

Erzurum Nüfus Grafiği

Yıl

Nüfus

2007

784941

2008

774967

2009

774207

2010

769085

2011

780847

2012

778195

2013

766729

2014

763320

Erzurum Nüfus Artış Hızı

 

Yıl

Hız

2008

%-1.27

2009

%-0.10

2010

%-0.66

2011

%1.53

2012

%-0.34

2013

%-1.47

2014

%-0.44

 

İlçelere Göre Erzurum Nüfusu

Yıl

İlçe

Erkek Nüfusu

Kadın Nüfusu

Toplam Nüfus

2014

Yakutiye

92.976

90.956

183.932

2014

Palandöken

82.177

81.969

164.146

2014

Aziziye

26.095

25.510

51.605

2014

Horasan

20.949

20.361

41.310

2014

Oltu

16.020

15.404

31.424

2014

Pasinler

15.495

15.151

30.646

2014

Karayazı

15.625

14.966

30.591

2014

Hınıs

14.531

14.076

28.607

2014

Tekman

14.132

13.643

27.775

2014

Karaçoban

12.448

12.193

24.641

2014

Aşkale

11.966

12.107

24.073

2014

Şenkaya

9.953

10.026

19.979

2014

Çat

9.484

9.021

18.505

2014

Tortum

8.605

8.789

17.394

2014

Köprüköy

8.659

8.384

17.043

2014

İspir

8.091

8.778

16.869

2014

Narman

7.176

7.456

14.632

2014

Uzundere

4.274

4.191

8.465

2014

Olur

3.487

3.595

7.082

2014

Pazaryolu

2.213

2.388

4.601

İklim ve Bitki Örtüsü


Tarım: Erzurum tarımında hayvancılık tarla ürünlerinden önce gelir. İklim çok sert olduğu için yetişen ürünler sayılıdır. Buğday, arpa, çavdar, fiğ (hayvan yemi), mercimek, pancar, ayçiçeği, korunga yetişir. Yetişen sebze yeterli olmayıp, ihtiyacının mühim kısmı güney illerden gelir. Meyve olarak, elma, armut, erik, vişne, kiraz, ceviz, ayva, kayısı ve kızılcık yetişir. Erzurum ve Pasinler ovasında sulama tesisleri yapılmıştır. Sulu tarım ile verim artmıştır. Erzurum ili Türkiye’nin en yüksek ve en soğuk illerinden biridir. Sert kara iklimi hüküm sürer. Kışlar çok soğuk ve karlı, yazlar çok sıcak ve kurak geçer. Senenin 150 günü karla örtülüdür. Yağış miktarı 460 mm’dir. Eriyen karlar akarsuları besler.

Erzurum ilkbaharda yemyeşil, kışın beyaz, yaz ve sonbaharda sapsarı (bozkır) görünümündedir. Orman ve fundalıklar yüzölçümün % 9’udur. 1900-2000 m yükseklikte sarıçam ve meşe ağaçlarından ibârettir. Çayır ve mer’aları arâzinin % 68’ini kaplarken, ekili ve dikili arâzi % 18’dir. Ormanlar kuzeydeki dağların güneye bakan yamaçlarındadır.

Ekonomi: Ekonomisi tarıma dayanır. Sanâyi yeni gelişmektedir. Faal nüfûsun % 80’i tarım, hayvancılık, ormancılıkla uğraşır. 1969’dan beri açılan “Doğu Fuarı” bölgenin ekonomik gelişmesini dünyâya duyurmakta, turizme hizmet etmektedir. 650 bin m2lik sahada kurulan fuara genellikle 300’den fazla kuruluş katılıp, 500 binden fazla kişi ziyâret etmektedir. 23 Temmuz-23 Ağustos târihleri arasında açılmaktadır. 


Hayvancılık: Hayvancılık Erzurum ekonomisinin bel kemiğidir. Nüfûsun büyük kısmı hayvancılıkla uğraşır. Çayır, mer’a ve yaylalar hayvancılığa müsâittir. Koyun, sığır ve kıl keçisi beslenir. Arıcılık da çok gelişmiştir. Kovan sayısı 60 bine yakındır. Ilıca’da modern at harası vardır. 

Ormancılık: Orman varlığı zengin değildir; 200 bin hektardır. Ormanları verimsizdir. 107 köy orman içinde ve kenarındadır. Her sene 42 bin m3 sanâyi odunu ile 22 bin ster yakacak odun elde edilir. Ağaçlandırma faâliyeti devâm etmektedir. 1984-88 târihleri arasında şehir içinde 650.000’e yakın ağaç dikilmiş olup, yeşil alanlar gitikçe çoğaltılmaktadır.

Mâdencilik: Mâden bakımından zengin değildir. Linyit, bakır, civa, mâden kömürü, kurşun, çinko, perlit, krom, mangenez ve alçıtaşı rezervleri mevcuttur. Şark linyitleri işletmesinde 60 bin ton linyit ile az miktarda krom ve alçıtaşı istihsal edilir. Kömürü bölgeye yetecek kapasiteye gelmiştir.

Sanâyi: Erzurum soğuk iklimi sebebiyle sanâyi bakımından az gelişmiş illerimizdendir. Başlıca sanâyi kuruluşları şunlardır: Et Kombinası, Şeker Fabrikası, Pasinler Tuğla ve Kiremit Fabrikası, Erzurum Yün İşletmesi, Yem Fabrikası, Aşkale Çimento Fabrikası, Süt Fabrikası, Nebâtî Yağ Fabrikası, Deri ve Ayakkabı Fabrikası, Bütangaz Dolum Tesisleri, Sümerbank Yünlü Sanâyi ve Yapağı Yıkama Tesisleri, İspir Ayakkabı Fabrikası ve Tekele âit Tuzlalar. Son yıllarda alınan kararlarla doğuda yatırımlar teşvik edilmiştir. Erzurum-Ilıca yolu üzerinde 75 parsellik organize sanâyi bölgesinin alt yapı tesis ve hizmetleri bitirilmiştir. Erzurum’un Oltutaşı, kürkleri, halı ve bıçakları meşhurdur. 1983-88 târihleri arasında, döküm, un, lastik-kauçuk, ham deri işleme, yem, boya, et ve et mâmulleri üretimi, yünlü ve sentetik iplik, oto ve iş makinaları lastik kaplama ve rejinere kauçuk fabrikaları kurulmuştur.

Ulaşımı: Erzurum kara, hava ve demiryolu ile yurdun her tarafına bağlanmış bulunmaktadır. Sivas-Erzincan-Erzurum-Kars yolu Horasan’dan Ağrı-Doğubeyazîd- Gürbulak sınır kapısına bağlanır. Aşkale’den ayrılan bir yol E-390 karayolu ile Trabzon’a ulaşır. Her türlü uçakların inebileceği modern bir hava pisti ve havaalanı tesisleri vardır. Her gün Ankara-İstanbul istikâmetine yolcu uçağı kalkar. Ayrıca, İzmir, Adana, Diyarbakır, Elazığ, Van, Malatya, Dalaman, Antalya, Sivas, Trabzon, Kayseri ve Gaziantep’e yurt içi seferler yapılmaktadır. Haydarpaşa-Erzurum-Kars, Kars-Mersin, Kars-İzmir arasında sefer yapan yolcu trenleri ile altı doğuya, altı batı istikâmetine giden yük trenleri ile demiryolu güzergâhında kesif bir trafik vardır. Horasan ile Karasu’ya banliyö trenleri çalışır. Otobüs terminali Türkiye’nin en geniş terminallerinden biridir.

 

ERZURUM EVLİYALARI 

ABBAS MEHDİ

Erzurum'un Mehdî Abbas Mahallesine ismini veren bu mübârek zâtın Saltukoğulları devrinde yaşadığı tahmin edilmektedir. Türbenin yakınında Abbas Mehdî'nin yaptırdığı bir de mescid bulunmakta olup son yıllarda tamir görmüştür. Türbedeki dört kabirden yalnız birinin kitâbesi vardır. Bu mezarda Kağızmani medresesini yaptıran Hacı Mehmed'in torunu ve aynı zamanda medresenin ikinci vâkıfı Ahmed Ağa yatmaktadır. Vefâtı 1845 (H.1262)'dir. Medrese ise günümüze ulaşmamıştır.

ABDURRAHMAN GAZİ

Erzurumluların büyük hürmet ve tâzim göstererek, özellikle Cumâ günleri ziyâret ettiği Abdurrahmân Gâzi hakkında târihî vesikalarda ve kitaplarda bilgi bulunamamıştır. Türbesi, Erzurum'un kıble tarafından yarım saat uzaklıkta olan Eğerlidağ (Şığveler) Dağı eteklerindedir.

Abdurrahmân Gâzi türbesi eskiden bu adı taşıyan bir tekkenin içindeydi. Bu tekkede Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretleri, oğlu Mehmed Şâkir Efendi ve yeğeni Yûsuf Efendi türbedarlık yapmışlardır. Daha sonra yıkılan bu tekkede şimdi görülen câmide yoktu. Bu câmi, Vakıflar Genel Müdürlüğündeki kayıtlara göre daha sonraları sabık Edirne vâlisi Ahmed İzzet Paşa tarafından yaptırılmıştır.

ALVARLI MUHAMMET LÜTFİ (EFE)

Nakşibendî büyüklerinden. 1868 (H.1285) târihinde Erzurum'un Hasankale ilçesine bağlı Kındığı köyünde doğdu. Babası Hâce Hüseyin Efendi, annesi, Seyyide Hadîce Hanımdır. İlk tahsîlini babasından aldı. Sonra Erzurum'daki tanınmış bâzı âlimlerin derslerine devâm etti. 1890 yılında Hasankale'nin Sivaslı Câmiine imâm oldu. Aynı yıl babasıyla Bitlis'e giderek Muhammed Küfrevî hazretlerine talebe oldu. Bâtınî ilimlerde ilerledi. Her gün iki saat hocasının sohbetinde bulunurdu.

Muhammed Lütfi Efendi, bu nazarla bilinmeyen, anlaşılmayan derecelere kavuştu. Ertesi sabah Pîr-i Küfrevî hazretleri kendisini halîfe seçtiğini ve halkı irşâda memur ettiğini bildirdi. Böylece icâzetini (diploma) aldıktan sonra bir müddet daha Sivaslı Câmiinde göreve devâm etti.

Sonra tâyini Erzurum'un Dinarkom köyüne çıktı. Burada iken 1916'da Rusların doğuda Van, Muş ve Bitlis'i ele geçirmeleri üzerine Erzurum'a geldi. Rus istilâsının devâm etmesi ile Tercan'ın Yavi Köyüne gitti. Burada bir taraftan imâmlık yaparken diğer taraftan gönlüne girdiği herkesi Rus zâlimlerine karşı silahlandırdı.

1917'de Rusya'da bolşevik ihtilâlinin vukû bulmasından sonra Ruslar, Osmanlı topraklarından çekilirken silahlarınıErmenilere vererek onları mâsum ve savunmasız Türkler üzerine kışkırttılar. Ermenilerin hedefi, Doğu Anadolu'yu da içine alan büyük Ermenistan devletini kurmaktı. Bunun için Türk ve Müslüman olan halkın bölgeyi terketmesini istiyorlardı. Bu gâyeleri tahakkuk ettirmek üzere görülmemiş bir kıyım ve imhâ hareketine başladılar. Beşikteki bebeklere ve yatalak hastalara varıncaya kadar öldürdüler. Bâzılarını câmi, ev ve ahırlara toplayarak sonra ateşe verdiler. Bu mezâlim, doğudan batıya doğru büyük bir göç dalgasının başlamasına sebep oldu.Ermenilerin bu insanlık dışı fiillerine karşı, Muhammed Lütfî Efendi, Yavi ve komşu köylerden topladığı altmış kişilik bir müfrezeyle harekete geçti. Önce Oyuklu köyü yakınındaRusların karargâh deposu olan ve Ermenilerin elinde bulunan bir silah deposunu bastı. Bu silah ve malzemeleri Haydari Boğazı'ndaki Zergide köyünde bulunan Türk ordusuna ulaştırdı. 12 Mart 1918'de Türk ordusu ile birlikte Erzurum'a girdi. Ancak aynı gün babası Hâce Hüseyin Efendi şehîd düştü.Doğu'nun Ermeni mezâliminden kurtarılmasından sonra tekrar Hasankale'ye döndü. Kendisine Hasankale müftülüğü teklif edildi ise de kabûl etmedi. Bu sırada Alvar köyü insanlarının ısrarlı istekleri üzerine oraya yerleşti. Bundan sonra halk arasında"Alvar İmâmı" ve "Efe hazretleri" ünvanıyla tanındı. Bir Nakşibendî-Hâlidî şeyhi olarak 1939'a kadar bu köyde, bu târihten sonra da Erzurum'da halkı irşâd ile meşgûl oldu. 1947, 1949 ve 1950 yıllarında olmak üzere üç defâ hacca gitti. 12 Mart 1956'da vefât etti. Cenâzesi Alvar köyüne götürülerek oraya defnedildi.Allahü teâlânın aşkı ve Resûlullah'ın sallallahü aleyhi vesellem sevgisiyle dolu olduğu görülmektedir. Hac ettiği günlerden birinde Rabbine şöyle yakarmaktadır:

Alîl, zelîl bu yollara düzüldük

Hakîr fakîr denî râha süzüldük

Hâlimiz ne olur ya Rab üzüldük

Ey keremler kânı huccâcı affet

Rahmet-i Rahmân'a muhtâcı affet!

Gönderdin Habîb'in âleme rahmet

Sen eyledin bizi Habîb'e ümmet

Senden özge kimden görek merhamet

Ey keremler kânı huccâcı affet,

Rahmet-i Rahmân'a muhtacı affet.

Hürmet-i Ahmed'e bağışla bizi

Âl-i Muhammed'e bağışla bizi

Vüs'at-i rahmete bağışla bizi

Ey keremler kânı huccâcı affet,

Rahmet-i Rahmân'a muhtâcı affet.

CAFER EFENDİ

On yedinci asırda Erzurum'da yaşadı. Âlim, fâdıl, cömert ve iyilik sever bir zât idi. Herkese İslâmiyeti anlatır, nasihat ederdi. 1650 yılında vefât ederek kendi yaptırdığı Câferiye Câmii bahçesine defnedildi. Kabri, bölge halkı tarafından ziyâret edilmektedir.

HABİB BABA

Aslen Hindistanlıdır. Babası ile birlikte Bitlis'e gelip Uşşâki Ali Baba'ya talebe olmuştur. Kısa zamanda yetişip kâmil bir velî olmuş ve hocasının emriyle önce Şam'a sonra Erzurum'a gelerek insanlara İslâmiyeti anlatmış, dünyâ ve ahiret saâdetine kavuşmaları için çalışmıştır. 1847 yılında vefât eden Habîb Baba daha önce Timurtaş Paşa Türbesi diye bilinen Erzurum'daki türbeye defnedilmiştir. Türbede Habîb Baba dışında beş kabir daha vardır.

PİR ALİ

Pir Ali Baba 472 yıldır Şehrimizde devam etmekte olan Binbir Hatim geleneğini başlatan büyük zattır. Pir Ali Baba’yla ilgili bilgileri, Yunus Emre Mahallesinde bulunan Cemaliye Caminin emekli imamlarından Sayın İsmail Hakkı Çetres Hocaefendiden dinledik.“Pir Ali Baba’nın Dutçu Köyünde (Tuzcu Mahallesi) yaşamıştır. (1500-1600) Helveti, Rufai, Kadiri, ve Nakşibendi tarikatlarında şeyhlik makamına yükselmiştir. Dergahında yüzlerce müritler bulunmuş ve bu dergahtan nice alimler yetişmiştir. O tarihlerde Erzurum’da büyük depremler ve afetler yaşanmaktaymış. Şehrin ileri gelenleri dergâha giderek, Pir Ali Baba’dan felaketlerin bitmesi için dua etmesini istemişler. O gece dergâhta sabahlara kadar felaketlerin dinmesi ve daha beterlerinden Erzurum’un korunması için gözyaşlarıyla topluca dualar edilmiş. Sonrası gece, Pir Ali Baba rüyasında Peygamber Efendimiz (S.A.S.) görmüş. Rüyada Efendimiz Binbir Hatimlerin okunmasını tavsiye ediyormuş. Pir Ali Baba rüyasını ve Peygamberimizin tavsiyesini müritlerine anlatmış ve o günden itibaren de Dergâhta hafızlar tarafından hatimler okunmaya başlanmış.O dönemin Padişahları Dutçuyla Yarımca köyleri arasındaki ovayı Pir Ali Baba’nın Dergâhına bağışlamışlar.Pir Ali Baba tarafından başlatılan Binbir Hatim geleneği 1920 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir. 1920 – 1950 yıları arası kesintiye uğramış. 1950’den sonra Erzurum Müftülerinden Solakzade Sadık Efendi tarafından tekrar başlatılmıştır. 1957 yılına kadar Binbir Hatimleri okuyan Hafızlara Erzurum Tüccarlarından toplanan bir miktar para hediye olarak verilirmiş. 1957’den sonra, Camilerimizde gönüllü imamlar ve vatandaşlar tarafından okunmaktadır.

OSMAN EFENDİ

Nakşibendî büyüklerinden. Uzun süre ikâmet ettiği Mekke-i mükerremede Şeyh Abdullah-ı Mekkî hazretlerinden aldığı feyzlerle kemâle ermiş, Erzurum'a yerleşerek Esad Paşanın kendisi için yaptırdığı câmi ve medresede halka İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmıştır. 1869'da vefât eden Osman Efendinin kabri, Erzurum Esad Paşa Camii bahçesinde olup ziyâret edilmektedir.

TAŞKESENLİ AHMED EFENDİ

Anadolu’da yetişen büyük velîlerden. 1848 (H.1264) senesinde, Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Hacılar köyünde doğdu. Babası, o yörede sevilen âlim ve fâzıl bir zât olan Molla Mahmûd Efendidir. Âilesi on yedinci asırda Bağdat civârından gelip Hacılar köyüne yerleşmiştir. Dedelerinin hepsi âlim olup, ömürlerini insanlara doğru yolu anlatmakla geçirmişlerdir.

Ahmed Efendi, tahsîl çağı gelince, çeşitli medreselerde ilim öğrendi. Sonra Şeyh Ali Palevî ve Abdullah-ı Melekânî’nin derslerini tâkib etti. Tasavvufta ilerlemek için Seyyid Sıbgatullah Arvâsî’nin dergâhına giderek teslim oldu. Burada Seyyid Sıbgatullah Arvâsî’nin en büyük halîfelerinden olan Şeyh Abdurrahmân-ı Tâgî ile tanıştı. Sıbgatullah Arvâsî’nin vefâtından sonra yerine geçen Abdurrahmân-ı Tâgî’ye bağlandı. Onun sohbetlerinde kemâle gelerek, icâzet aldı. Abdurrahmân Tâgî, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğretmesi için Ahmed Efendiyi Erzurum’a gönderdi.

Erzurum’a giden Ahmed Efendi, Sultanmelik Mahallesinde yerleşti. Yaz aylarında Erzurum’a yakın olan Taşkesen köyünde ikâmet edip, burada insanlara doğru yolu anlatırdı. Bu yüzden Taşkesânî veya Erzurumlular arasında Taşkesenli Şeyh Ahmed Efendi olarak meşhûr oldu. Erzurum civârında çok talebe yetiştirdi.

Hocası Abdurrahmân Tâgî'nin vefâtını duyan Ahmed Efendi, hemen Bitlis’e giderek, hocasının mezarını ziyâret etti ve ağlayarak şu mânâya gelen beytleri söyledi: “Evimin uzaklığından dolayı size geç geliyorum. Bana iyilikle imdâd eyleyin.

AKTİVİTELER (SPOR)

İSPİR RAFTİNG

Erzurum’da rafting yapabileceğiniz en uygun yer Erzurum’un İspir ilçesidir. İlçeden geçen Çoruh Nehrinde yapılan raftingler oldukça heyecanlı ve adrenalini yüksek geçmekte. Bu alanda Çoruh Nehri, Erzurum’a turizm açısından önemli katkıda bulunmuşştur.

PALANDÖKEN KAYAK MERKEZİ

Erzurum denince akla ilk gelen şeylerden olan Palandöken Kayak Merkezi şehrin simgelerindendir. Kış turizmi açısından hem şehrin hemde ülkemizin en önemli noktalarındandır. 3125 metre yüksekliğe sahip Palandöken Dağının eteklerinde bulunan bu kayak merkezine yerli ve yabancı bir çok insan gelmekte. Eğer Erzurum’a kış mevsiminde gidecekseniz Palandöken Kayak Merkezinde kayak yapmayı da yapılacaklar listesine ekleyin.

CURLİNG ARENA

Curling Arena; Curling, 42 x 43 metrelik bir buz pistinde, takım halinde yapılan bir olimpiyat oyunudur. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları için 2010 yılında inşa edilmiştir. 5 curling yarışma alanına ve bin kişilik oturma kapasitesine sahiptir. Bu spor alanında hakem, jüri, başhakem, teknik delege için birer oda, sporcular için 4 salon bulunmaktadır.

 
 
  ANA MENÜ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 










  MENÜ

  Hava Raporu & Takvim

  Kamu Kurum Siteleri

::TC Kimlik No
::Vergi Kimlik No
::SSK Hizmet Dökümü
::İnternet Vergi Dairesi
::Motorlu Taşıtlar Vergisi
::Telefon Rehberi
::ÖSYM Sınav Sonuçları
::KPSS Sonuçları
::KPDS Sonuçları
::Diğer Sınav Sonuçları
::ÖSYM Sınav Takvimi
::Milli Eğitim Bakanlığı
::Üniversiteler
::Sağlık Bakanlığı
::Emekli Sandığı
::Ssk
::Adalet Bakanlığı
::Emniyet Genel Müdürlüğü
::Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
::Bakanlıklar
::Valilikler
::Belediyeler
::Kaymakamlıklar
::Silahlı Kuvvetler
::Sivil Toplum
::Elçilik - Konsolosluklar
::Avrupa Birliği
::K.K.T.C.
::Turizm
::Son Depremler

  Reklam Kuşağı

AKPEN ALÜMİNYUM DOĞRAMA
DAĞCILAR TİCARET

  Kamu Haberleri